Refraktif lens değişimi ve fakik göz içi lensi implantasyonu uygulanmış olgularda gelişen retina dekolmanlarının tedavisi

Amaç: Fakik göz içi lensi (F-GİL) implantasyonu ve refraktif lens değişimi (RLD) uygulanmış olgularda gelişen retina dekolmanını (RD) klinik özellikleri, cerrahi tedavi yöntemleri ve tedavi sonuçları açısından değerlendirmek. Gereç ve Yöntem: Miyopi nedeniyle F-GİL implantasyonu veya RLD yapılmış ve...

Full description

Saved in:
Bibliographic Details
Published inRetina-vitreus Vol. 17; no. 1; pp. 42 - 47
Main Authors ÜNVER, Yaprak Banu, KÜÇÜKSÜMER, Yaşar, SABANCI, Şenol, ALKIN, Zeynep, KAPRAN, Ziya, ALTAN, Tuğrul, ACAR, Nur
Format Journal Article
LanguageTurkish
Published Gazi Göz Vakfı 2009
Online AccessGet full text

Cover

Loading…
More Information
Summary:Amaç: Fakik göz içi lensi (F-GİL) implantasyonu ve refraktif lens değişimi (RLD) uygulanmış olgularda gelişen retina dekolmanını (RD) klinik özellikleri, cerrahi tedavi yöntemleri ve tedavi sonuçları açısından değerlendirmek. Gereç ve Yöntem: Miyopi nedeniyle F-GİL implantasyonu veya RLD yapılmış ve sonrasında yırtıklı retina dekolmanı gelişmiş 7 olgunun 9 gözü çalışma kapsamına alındı. Olgular düzeltilmiş en iyi görme keskinliği (DEİGK) ölçümü, refraktif cerrahi (RC) ile RD gelişimi arasındaki süre, vitreoretinal bulgular, anatomik ve fonksiyonel başarı (en az 2 sıra görme artışı) açısından değerlendirildi. Bulgular: Olguların 4'ü kadın, 3'ü erkekti. Toplam 7 olgunun ortalama yaşı 38.14±9.42 idi. Üç (%33.3) göze arka kamara fakik göz içi lensi, 1 (%11.1) göze ön kamara fakik göz içi lensi, 5 (%55.5) göze RLD uygulanmıştı. Olgularda RC'den ortalama 63.66±42.3 ay sonra RD gelişti. Preoperatif medyan DEİGK 20/25000 (0.001), medyan proliferatif vitreoretinopati evresi B (A-D2) idi. Sekiz (%88.8) gözde makula dekolmanı mevcuttu. Bir göze sadece skleral çökertme (SÇ) cerrahisi, 8 göze pars plana vitrektomi±skleral çevreleme uygulandı. Olgular dekolman cerrahisinden sonra ortalama 13.77±5.58 ay takip edildi. Retinal yatışıklık 6 (%66.6) gözde tek, 2 (%22.2) gözde iki ve 1 (%11.1) gözde üç cerrahi girişim ile sağlandı. Gözlerin tamamında (%100) anatomik başarı elde edildi. Yedi (%77.7) gözde fonksiyonel başarı sağlandı. Sonuç: Refraktif cerrahi sonrasında retina dekolmanı gelişen olgular retinal hastalıkların komplike bir grubunu oluşturmaktadır. Uygun cerrahi tedavi yöntemlerinin seçilmesi ile bu olgularda da başarılı anatomik ve fonksiyonel sonuçlar alınabilmektedir. Purpose: To compare the outcomes of intravitreal bevacizumab and intravitreal triamcinolone acetonide (TA) for the treatment of macular edema due to branch retinal vein occlusion (BRVO). Materials and Methods: The records of patients with macular edema due to BRVO, treated with either intravitreal bevacizumab or intravitreal TA were retrospectively evaluated. The best corrected visual acuities recorded at 1st, 3rd and 6th months after the injection were compared with the initial visual acuity. Chi-square, paired samples t test and repeated measures ANOVA were used for statistical analysis. Results: There were 22 patients (10 ischemic, 12 non-ischemic) in the bevacizumab group and 20 patients (10 ischemic, 10 non-ischemic) in the TA group. The difference between the initial visual acuity and the visual acuities at 1st, 3rd months after the intravitreal injection were significant in both groups (p<0.0001 for each). The difference between the initial visual acuity and the visual acuity at 6th month was significant in the TA group while it was similar in the bevacizumab group. The visual acuity gain was similar in both groups. The rate of intraocular complications was higher in the TA group. Conclusion: Intravitreal bevacizumab and intravitreal TA are effective treatment modalities for macular edema due to BRVO. The visual acuity gain is similar. Intraocular complications are more common with TA.
Bibliography:TTIP
ISSN:1300-1256