The Impact of Bilingualism on Cultural Identity and Intra-Family Communication in Turkish Immigrant Families in Germany

Göç, bireylerin dil kullanımı, kimlik inşası ve aile içi iletişim dinamikleri üzerinde derin etkiler yaratan sosyo-kültürel bir olgudur. Almanya’da yaşayan Türk kökenli göçmen bireyler, iki dillilik bağlamında hem anadil olan Türkçeyi hem de içinde yaşadıkları toplumun dili olan Almancayı çeşitli dü...

Full description

Saved in:
Bibliographic Details
Published inJournal of Research in Turkic Languages Vol. 7; no. 2; pp. 1 - 15
Main Authors Bingöl, Mehmet, Özdemir, Elif Derya
Format Journal Article
LanguageEnglish
Published 15.11.2025
Online AccessGet full text
ISSN2667-8586
2667-8586
DOI10.34099/jrtl

Cover

Loading…
More Information
Summary:Göç, bireylerin dil kullanımı, kimlik inşası ve aile içi iletişim dinamikleri üzerinde derin etkiler yaratan sosyo-kültürel bir olgudur. Almanya’da yaşayan Türk kökenli göçmen bireyler, iki dillilik bağlamında hem anadil olan Türkçeyi hem de içinde yaşadıkları toplumun dili olan Almancayı çeşitli düzeylerde edinmekte ve kullanmaktadır. Bu çalışma, Almanya’nın Gelsenkirchen kentinde yaşayan birinci, ikinci ve üçüncü kuşak Türk göçmenlerle gerçekleştirilen görüşmelere dayanarak, iki dilliliğin kuşaklar arası kültürel aktarım ve aile içi iletişim üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçlamaktadır. Nitel araştırma desenlerinden fenomenolojik yaklaşım temelinde yürütülen çalışmada, yarı yapılandırılmış görüşmeler aracılığıyla elde edilen veriler içerik analizi yöntemiyle değerlendirilmiştir. Araştırma bulgularına göre, birinci kuşak bireyler Türkçeye sıkı sıkıya bağlı kalırken, ikinci kuşak çift dilliliği bağlamsal olarak geliştirmiş; üçüncü kuşak ise Almancayı baskın dil olarak benimsemiştir. Aile içinde Türkçenin daha yoğun kullanıldığı, buna karşın okul, arkadaş çevresi ve dijital alanlarda Almancanın ön plana çıktığı görülmüştür. Katılımcıların çoğunluğu kendilerini hem Türk hem Alman kültürüne ait hissederek çift yönlü bir kimlik geliştirmiştir. Bu bulgular doğrultusunda, iki dilliliğin yalnızca bir iletişim biçimi değil, aynı zamanda kimlik oluşumu ve kültürel aidiyet açısından belirleyici bir unsur olduğu sonucuna varılmıştır. Türkçenin kuşaklar arasında sürdürülebilir şekilde aktarılması, kültürel süreklilik ve kimlik inşası açısından önemli bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, göçmen topluluklara yönelik dil politikalarının ve aile içi dil kullanımına ilişkin farkındalık çalışmalarının artırılması önerilmektedir.
ISSN:2667-8586
2667-8586
DOI:10.34099/jrtl