Le maintien de la langue d’origine selon les jeunes Franco-Turcs de familles issues de l’immigration
Depuis quelques années, l’immigration des personnes de différentes langues et de cultures ne cesse de croître dans le monde entier. Ce phénomène aboutit à un échange et un partage des langues et des cultures. Ces échanges sont d’une part une richesse culturelle pour la société d’accueil et, d’autre...
Saved in:
Published in | Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi Vol. 25; no. 48; pp. 355 - 378 |
---|---|
Main Authors | , , |
Format | Journal Article |
Language | English |
Published |
31.12.2022
|
Online Access | Get full text |
Cover
Loading…
Summary: | Depuis quelques années, l’immigration des personnes de différentes langues et de cultures ne cesse de croître dans le monde entier. Ce phénomène aboutit à un échange et un partage des langues et des cultures. Ces échanges sont d’une part une richesse culturelle pour la société d’accueil et, d’autre part ils peuvent aussi affecter négativement le maintien de la langue d’origine pour les immigrés. Ce maintien est important parce qu’au-delà d’une richesse culturelle, c’est aussi la marque de l’identité et de l’estime de soi pour l’individu. La France est depuis longtemps une terre d’accueil pour des immigrés originaires de divers pays dont l’une est la Turquie. Que ce soit pour des raisons politiques ou économiques, la population turque fait partie des premiers immigrés en France. Dans cet article, nous allons étudier le cas des jeunes de la troisième génération issus de familles immigrées originaires de la Turquie. L’objectif principal est de comprendre leurs représentations et pratiques de la langue d’origine et celle de la société environnante. Pour ce faire, nous nous sommes basés sur une étude qualitative et nous avons interrogés 30 turcophones dont l’âge varie entre 18 et 30. Les données obtenues ont été soumises à une analyse descriptive et une analyse de contenu. Les jeunes de la troisième génération deviennent bilingues dès leurs plus jeunes âges, et la majorité de leur temps passe en milieux francophones. Les résultats de la recherche montrent que les jeunes interrogés ont une représentation positive quant au maintien de la langue et de la culture d’origine. Leur pratique du turc et du français dépend des interlocuteurs et des situations. Le turc, la langue d’origine occupant une place importante dans leur vie quotidienne, ils espèrent la préserver et la transmettre mais la réalité est qu’elle est moins pratiquée qu’auparavant et peut l’être encore moins dans l’avenir.
In recent years, the immigration of people of different languages and cultures has been increasing all over the world. This phenomenon results in the exchange and sharing of languages and cultures. These exchanges are on the one hand a cultural richness for the host society and, on the other hand, they can also negatively affect the maintenance of the language of origin for immigrants. This maintenance is important because, beyond cultural richness, it is also the mark of identity and self-esteem for the individual. France has long been a welcoming land for immigrants from various countries, one of which is Turkey. Whether for political or economic reasons, the Turkish population is one of the first immigrants to France. In this article, we will study the case of young people of the third generation from immigrant families originating from Turkey. The main objective is to understand their representations and practices of the language of origin and that of the surrounding society. To do this, we based ourselves on a qualitative study and we interviewed 30 Turkish speakers ranging in age from 18 to 30. The data obtained were subjected to descriptive analysis and content analysis. Young people of the third generation become bilingual from an early age, and the majority of their time is spent in French-speaking environments. The research results show that the young people interviewed have a positive representation of maintaining the original language and culture. Their practice of Turkish and French depends on the interlocutors and the situations. Turkish, the original language occupying an important place in their daily life, they hope to preserve and transmit it but the reality is that it is less used than before and maybe even less in the future.
Farklı dil ve kültürlerdeki insanların son yıllarda gerçekleşen göçmenlik durumu tüm dünyada artış göstermektedir. Göçmenlikle birlikte farklı dil ve kültürler arasında etkileşim ve paylaşım ortaya çıkmaktadır. Dil ve kültürler arasındaki bu etkileşimler, bir yandan göç kabul eden toplum için kültürel bir zenginlik olarak kabul edilse de, diğer yandan göçmenler için ana dilin korunmasını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu açıdan anadilin korunması önemlidir çünkü ana dil kültürel zenginliğin ötesinde, birey için kimlik ve özsaygı göstergesidir. Fransa, çeşitli ülkelerden gelen göçmenler için uzun zamandır cazip bir ülke olmuştur ve İtalyanlar, Tunuslular, Afrikalılar, Çinliler, İspanyollar, Türkler ve daha pek çok farklı kökenden göçmen ağırlamaktadır. Göçmenlerin dilleri, çeşitli kültürler barındıran Fransa’nın çok dilliliğinin önemli bir bileşenidir. Gerek siyasi gerekse ekonomik nedenlerden dolayı Türkler Fransa'ya ilk göç eden topluluklardan biri olmuştur. Bu çalışmada, Türkiye kökenli göçmen ailelerin üçüncü kuşak gençlerinin durumu ve Türkçe-Fransızca kullanımları incelenmiştir. Çalışmadaki temel amaç, gençlerin ana dili ve çevresindeki toplumun diline ilişkin temsillerini ve uygulamalarını anlamaktır. Bu doğrultuda Türkçe’nin Fransızca karşısında değer kaybedip kaybetmediği ve kullanımının azalıp azalmadığının araştırılması hedeflenmiştir. Çalışma, nitel araştırma desenlerinden durum çalışmasına dayanmaktadır. Türkiye’den göç eden ailelerinin 18 ile 30 yaş arasındaki çocuklarından 30 kişi çalışmaya katılmıştır. Yüz yüze görüşme tekniği ile elde edilen veriler betimsel ve içerik analizlerine tabi tutulmuştur. Araştırma sonuçları, katılımcıların ana dillerini ve kültürlerini koruma ve devam ettirme konusunda olumlu düşüncelere sahip olduklarını göstermektedir. Türkçe ve Fransızca kullanım seviyeleri konuşma muhataplarına ve bulundukları ortama göre değişmektedir. Katılımcılar anadilleri olan Türkçeyi koruma ve gelecek nesillere aktarma düşüncesine sahip olsalar da önceki nesillere göre Türkçeyi günlük hayatlarında daha az kullanmaktadırlar. Bu çalışmayla, giderek azalan Türkçe kullanımı bağlı olarak anadilin önemi ve günlük hayatta Türkçe kullanımın artırılmasına yönelik bir takım öneriler sunulmuştur. |
---|---|
ISSN: | 1301-5265 |
DOI: | 10.31795/baunsobed.1062919 |