Gender differences in applicability of guidelines in clinical practice of heart failure patients

Aim: Treatment methods decreasing mortality in heart failure (HF) are provided in detail by updated guidelines. We aimed to provide true data in our department about the applicability of guidelines into clinical practice on management of HF patients and their follow-up status. Materials and Methods:...

Full description

Saved in:
Bibliographic Details
Published inEge tıp dergisi Vol. 60; no. 3; pp. 259 - 268
Main Authors SOYDAN, Elton, KAYIKÇIOĞLU, Meral, PAYZIN, Serdar
Format Journal Article
LanguageEnglish
Published 13.09.2021
Online AccessGet full text

Cover

Loading…
More Information
Summary:Aim: Treatment methods decreasing mortality in heart failure (HF) are provided in detail by updated guidelines. We aimed to provide true data in our department about the applicability of guidelines into clinical practice on management of HF patients and their follow-up status. Materials and Methods: We retrospectively assessed the clinical data of patients hospitalized with HF between 2009 and 2010 in our hospital. All the collected data were used to assess the applicability of guidelines and follow-up status for a 5-year time period. A retrospective assessment was preferred in order to reflect the real clinical practice. Results: There were 496 patients hospitalized for HF between January 2009 and January 2010. New onset and chronic HF were diagnosed in 24.4% and 75.6% respectively. The most common scenario of acute HF was pulmonary oedema (77%). Ischemic heart disease was the predominant etiology (49.2%). The median age of patients was 65.62±14.48 and 67.7% of them were male. HF therapies increased from admission to discharge, but decreased during follow-up. Median length of stay was 11.26±9.26 days and in hospital mortality 9.5%. The most common complication was infection (18.2%). During follow-up, hospitalization rate was 88.2% and long-term mortality 44.5%. Conclusion: Patients with HF are far away from the cardiovascular prevention targets. The evidence-based therapy recommended by the guidelines was not sufficiently provided. The high rehospitalization and in hospital mortality rate was linked to high rate of pneumonia Amaç: Güncel tedavi kılavuzlarında kalp yetersizliğinde mortalite azaltan girişim ve tedavi yöntemleri ayrıntılı olarak önerilmektedir. Bir tersiyer merkez olarak, kliniğimizde gerçek klinik pratikte kalp yetersizliğinde tedavi yaklaşımı ve uluslararası kılavuzların önerilerine ne kadar uyulduğu, takip durumu tespit etmeye amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi (EÜTF) Hastanesi Kardiyoloji Kliniğine, 2009 ile 2010 tarihleri arasında kalp yetersizliği kliniği ile yatırılıp tedavi edilen olguların, klinik verilerinin uluslararası kılavuzlarla uyumunun retrospektif olarak değerlendirilmesi ve 5 yıllık bir sürede takibin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmanın gerçek klinik uygulamayı yansıtmasını sağlamak amacıyla retrospektif kohort yöntemin kullanılması uygun görülmüştür. Bulgular: Çalışmaya, kalp yetersizliği tanısı ile yatırılarak tedavi edilmiş olan 496 hasta alınmıştır. Yeni kalp yetersizliği tanısı 121 (%24,4) hasta, kronik kalp yetersizliği tanısı 375 (%75,6) hasta alınmıştır. Akut kalp yetersizliği klinik tablosu en çok Akciğer ödemi (%77) ile başvurmuştur. Kalp yetersizliği etiyolojisi olarak en çok iskemik kalp yetersizliği (%49,2) saptanmıştır Erkek cinsiyetin dominant (%67,7) olduğu bulunmuştur. Yaş ortalaması 65,62±14,48 olarak bulunmuştur. Kalp yetersizliğinde kullanılan ilaçların taburculuk gününde kullanımı artsa bile, 5 yıllık dönemde oranlarının belirgin düştüğü bulunmuştur. Hastanede ortalama yatış süresi 11,26±9,26 gün ve mortalite yüksek (%9,5) bulunmuştur. En sık komplikasyon enfeksiyon (%18,2) olduğu saptanmıştır. Beş yıllık dönemde tekrar hastaneye yatış oranı %88,2 ve toplam ölüm oranı %44,5 bulunmuştur. Sonuç: kalp yetersizliği tanısı alan hastaların kardiyovasküler koruma hedeflerinin gerisinde olduğu, uluslararası kılavuzlarca önerilen kalp yetersizliği tedavilerinin yeterli verilemediği görülmüştür. Takipte de ilaç kullanım oranları belirgin düşmekle beraber en sık tekrardan hastaneye yatış ve mortalite nedeni pnömoni olduğu saptanmıştır
ISSN:1016-9113
DOI:10.19161/etd.990684