Vak’anüvis Naîmâ’ya Ait Bir Ahkâm Defterinin Değerlendirilmesi
Müslüman bilim adamları, namaz vakitlerinin hesaplanması, kıble yönünün tespit edilmesi gibi nedenlerden dolayı astronomi ilmi ile İslam’ın erken dönemlerinden itibaren ilgilenmeye başlamışlardır. Bu bilim dalıyla yakından ilişkili olduğu düşünülen İlm-i aḥkâm-ı nücûm’un, astronominin bir parçası ol...
Saved in:
Published in | Cumhuriyet ilahiyat dergisi Vol. 28; no. 1; pp. 144 - 159 |
---|---|
Main Author | |
Format | Journal Article |
Language | English |
Published |
Cumhuriyet University
15.06.2024
|
Online Access | Get full text |
Cover
Loading…
Summary: | Müslüman bilim adamları, namaz vakitlerinin hesaplanması, kıble yönünün tespit edilmesi gibi nedenlerden dolayı astronomi ilmi ile İslam’ın erken dönemlerinden itibaren ilgilenmeye başlamışlardır. Bu bilim dalıyla yakından ilişkili olduğu düşünülen İlm-i aḥkâm-ı nücûm’un, astronominin bir parçası olduğu iddia edenler de olmuştur. Ancak, içindeki “ahkâm” ifadesi nedeniyle birçok ilim adamı bilimler tasnifinde, İlm-i aḥkâm-ı nücûm’u, astronomiden ayrı tutmuş onu doğal ilimlerden saymamışlardır. Birçok İslam Devleti’nin yöneticisine çeşitli ahkâm risaleleri sunulsa da müneccimbaşılık bağımsız bir kurum olarak Osmanlı Devleti zamanında, II. Bayezid döneminde teşkilatlanmıştır. Bu dönemde müneccimbaşı, ikinci müneccim ve müneccimlerden oluşan bir heyet oluşturulmuş, zaman zaman birtakım değişikliklere uğrasa da kurum varlığını Cumhuriyet’e kadar devam ettirmiştir. Bu makalenin amacı Osmanlı Devleti’nin bir kurumu olan Müneccimbaşılık kurumu hakkında bilgi vermek ve 1712 yılında yayımlanmış bir ahkam risalesinden yola çıkarak bu tür risalelerde hangi konuların ele alındığını ortaya koymaktır. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivinde tespit edilen belgeler ışığında bu çalışma yapılmıştır. Yöntem olarak Arşiv ve literatür taraması yöntemi kullanılmıştır. Makalenin cevap aradığı soruların başında Kur’an-ı Kerim ve Hadislerde gaybın bilgisinin yalnız Allah’ta olduğu vurgulanmasına rağmen Osmanlı devletinde bu kurumun varlığını nasıl devam ettirdiği ve bu ilimle uğraşanların bu eleştirilere nasıl cevap verdiği, ahkamlarda hangi konulara değinildiği? Gibi konular gelmektedir. Makalede ulaşılan bazı bulgular şunlardır: Bu kurumun temel görevi namaz vakitlerinin belirlenmesi, ramazan hilalinin gözlemlenmesi, eşref saatinin tespit edilmesidir. Bununla birlikte bir yıl içerisinde meydana gelecek olan olayların bilgisine de ahkâm kısmında yer verilmektedir. Bazı padişahlar yapacakları işleri müneccimbaşının bilgi notları doğrultusunda gerçekleştirmeyi önemsemişler, hatta farklı coğrafyalardaki yöneticilerden müneccim talebinde bulunmuşlar, bazıları ise önemsememişlerdir. Bu ilimle uğraşanlar genellikle usta çırak ilişkisi içerisinde yetişmişlerdir. Bununla birlikte farklı meslek gruplarına mensup olanlardan da bu ilme heves edenler ortaya çıkmış, kendilerinin görevleri olmadıkları halde ahkâmlar hazırlamışlar ve bu ahkâmları padişahlara sunmuşlardır. Bunlardan biri de Vakanüvis Naîmâ Efendi’dir. İlk resmi Osmanlı Vakanuvisi olan Naîmâ 17. yüzyılın sonları 18. yüzyılın başlarında değişik idari görevlerde bulunmuştur. İki defa görevinden azledilmiş dönemi araştıran tarihçiler tarafından buna gerekçe olarak Naîmâ’nın düzenlemiş olduğu ahkamlar gösterilmiştir. Naîmâ bu ahkamlarda kendince tespit edebildiği olumsuzlukları açık bir şekilde kamuoyu ile paylaşmıştır. Bu da dönemin idarecilerinin düşmanlığını kazanmasına neden olmuştur. Ancak Naîmâ ahkam yazmaya devam etmiş, yüksek bürokrasiye dönebilmek için 1712 yılı için hazırladığı ahkamında siyasi bir dil kullanmıştır. Ona göre bu bir ilimdir ve bu ilimle uğraşmak İslam’a aykırı bir durum değildir. Verdiği bilgiler ise iddiadan uzaktır. Mesela padişahın yaşamını sıhhatli bir şekilde uzun süre devam ettireceğini, 1712 yılı için bir iki çocuk sahibi olabileceğini, gezegenlerin konumlarından deprem ve yangın emaresi olduğunu, ancak bu yangın ve depremlerin gerçekleşme ihtimalinin düşük olduğunu risalesinde belirtmiştir. Devletin eski gücüne kavuşması için yapılması gerekenlere de değinilmiştir. Üzerinde durduğu önemli konulardan biri donanmadır. Donanmanın güçlendirilmesi için sicili temiz, görev bilincine sahip yetenekli denizcilerin istihdam edilmesini, korsanlık yaparak, halkın malını, canını tehdit edenlerin ise yakalanıp cezalandırmasını önermiştir. Devlet bürokrasisinde liyakatli kişilere görev verilmesinin önemi üzerinde durmuş, bununla birlikte kendisine üst düzey bir görev verilmesini de istemiştir. Ona öre eski ihtişamlı günlere tekrar kavuşmak için taşraya atanan bürokratların işin ehli olanlar arasından seçilmesi gelmektedir. Yine istikrarı sağlamak ve devam ettirebilmek için teftiş önemlidir. Denetim mekanizması çalıştırılmalı yetersizlik gösterenler yolsuzluk yapanlar halka zulmedenler derhal görevden alınmalıdır. Devletin halk içerisinde güveni yeniden tesis etmesi için asayiş olanlara karışanları cezalandırmasını, cezasını çekip ıslah olmuşlara da af çıkarmasını tavsiye etmiştir. Devletin gerilemesindeki iç nedenler üzerinde durmuş ancak dış nedenler üzerinde durmamıştır. Bununla birlikte pozitif bilimlere önem verilmesine değinmiştir. Osmanlının sürekli mücadele içerisinde olduğu Batı’nın hızlı bir şekilde ilerlemesi üzerinde yani her ne kadar gerilemenin dış sebepleri üzerinde durmuş olmasa da pozitif bilimlere önem verilmesi üzerinde durmuştur. |
---|---|
ISSN: | 2528-9861 2528-987X |
DOI: | 10.18505/cuid.1424366 |